14 Nisan 2016 Perşembe

Küba Notları 4: Trinidad




Havana'da iki gün gezdikten sonra sabah erkenden Trinidad'a doğru yola çıktık. Havana- Trinidad arası yaklaşık 320 km ve 5 saat kadar sürüyormuş. Ancak bizim Havana'dan çıkmamız bile bir saate yakın sürdü. Birtürlü otoban girişini bulamadık, şehrin içinde dolaşdık durduk ve nihayetinde otobana çıkmayı başardık. Otoban demeye bin şahit ister, yollar geniş ama çok bozuk. Her an büyük bir çukur çıkabiliyor. Hızsınırı 80  km/h olduğu için zaten yavaş gidiyorsun. Yollar çok sakin. Biz gayet rahat, elimizdeki haritaya baka baka yolumuza devam ederken daha bir saat bile olmadan lastiğimiz patladı. Hemen arabayı kenara çektik, sağımıza solumuza baktık, kimsecikler yok, görünürde hiç biryerde yok.  Bir iki dakika "ne yapacağız şimdi, telefonda çekmiyor, çekse bile azıcık Ispanyolcayla derdini kime anlatacaksın?" diye düşünürken Elber arabadaki yedek lastiği buldu, "Iş başa düştü" dedi ve biraz uzun sürsede lastiği değiştirmeyi başardı.





Yedek lastiğimiz çok küçüktü, yola daha yavaş devam etmemiz gerekti. Yavaş yavaş, başka bir aksilik yaşamadan Trinidad'a vardık. Şehre girer girmez halkın ilgisiyle karşılaştık. Bir yandan lastiğimize bakıp gülüyorlardı, bir yandanda bizi kalacak yer için kendi tanıdıklarına götürmeye çalışıyorlardı. Biz ilk başta hiç aldırış etmeden yerimizi ayırttığımız Casa'yı bulmaya çalıştık. Arabayla her sokağa girilmediği için arabayı park edip yürüyerek aramaya devam ettik. Ama bir türlü bulamadık. Sonunda yanımıza gelen birisine yol sorduk oda ben sizi götürürüm dedi, bizde peşine takıldık. Bizi bir kadın karşıladı, ikimizinde o insanları hiç gözümüz tutmadı. Birkaç soru sorduktan sonra anladık ki yanlış yerdeyiz. "Gracias" dedik ayrılmak istedik ama bize ısrarla birşeyler anlattılar ve peşimizi bırakmadılar. Güler yüzle orada kalmak istemediğimizi anlatmaya çalıştık, olmadı. Sonunda dayanamayıp sert çıkıştık ve arkamıza bakmadan oradan ayrıldık. Sokakların arasında biraz dolandıktan sonra, haritaya bakarak nihayet Casa'mızı bulduk. Oh, rahatlamıştık. Akşam olmuştu, ev sahiblerimiz  (Yohanka ve ailesi) bizi çok güler yüzle karşıladı. Bizi merak ettiklerini, nerede kaldığımızı, yola çıkıp çıkmadığımızı öğrenmek için Havana'da Dayami' yi aradıklarını söylediler. Bizde başımızdan geçenleri anlattık, arabamızı almaya gittik ve uzun bir yolculuğun ardından odamıza yerleştik. Çok yorulmuştuk, hiç bir yere gidecek halimiz kalmamıştı. Ev sahiplerimiz bize yemek hazırladılar. Yemekler çok güzeldi. Birazda onlarla sohbet ettikten sonra yattık.




Sabah güzel bir kahvaltıdan sonra ilk işimiz lastiğimizi değiştirmek oldu. Yohanka' nın yardımıyla araba sigortamızın geçerli olduğu bir tamirhaneye gittik.  Hiç kimse Ingilizce bilmiyordu, bizimde Ispanyolcamızda yeterli değildi. Tam olarak ne dediklerini anlamadık ama lastiğimizi ücretsiz değiştirdiler. :-)

Kaç gündür sokak sokak geziyorduk, artık denize girmenin zamanı gelmişti. Bizde Trinidad' a 10 km uzaklıkta olan Playa Ancon'a gittik.  Hava çok rüzgarlıydı, zaten bir saat sonra yağmur başladı, bizim deniz keyfide suya düştü. 
Yağmur bütün gün durmadığı için o günde başka birşey yapamadık. Akşam Yohanka' nın kızkardeşi salsa dersi veriyordu, bizede israr ettiler, bizde "Küba'ya kadar gelinirde, salsa yapılmazmı" dedik ve bir saatlik salsa dersi aldık.



Ertesi gün güneşli bir havaya uyandık. Daha Trinidad'dan fazla birşey görmemiştik. Zaten şehrin içi büyük değil, görülecek bir iki müze, kilise var. Ama bizce burada kendini atacaksın o dar Arnavut kaldırımlı sokaklara, rengarenk evlerin arasına, insanları izleyeceksin, onlarla sohbet edeceksin,  arada bir kafeye oturup dinleneceksin, Playa Ancon'a gidip denize gireceksin, Trinidad'ın çevresini göreceksin, akşamları canlı müzik eşliğinde yemeğini yiyeceksin...
Biz Trinidad'ı çok sevdik.  Burada zaman durmuş gibi, herşey çok yavaş ilerliyor sanki. Havana'da Küba hissini yakalayamamıştık, Trinidad'da Küba'da olduğumuzu anladık. 

Dört gün kaldıktan sonra daha görülecek çok yer olduğu için, istemeyerekte olsa, Trinidad' dan ayrıldık. Giderken dört gün sonra tekrar buraya geri döneceğimizi bilmiyorduk.








Trinidad 1514 yılında Küba'nın ilk Ispanyol valisi Diego Vallequez de Cuellar tarafından kurulmuş. Ispanyolların umudu şehrin çevresindeki nehirlerde altın bulabilmekmiş ancak umduklarını bulamayınca 18. yüzyıla kadar geçimlerini kaçakçılıkla sağlamışlar. Şehir altın çağını şeker üretimi ve kölelikle yaşamış.  Şeker ticareti sayesinde ülkenin en önemli üçüncü şehri durumuna gelmiş. Bu dönemde zengin şeker baronları bir biriyle yarışırcasıza kendilerine muhteşem malikaneler yaptırmış. 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa'da şeker üretiminin başlaması ve Cienfuegos'un bir liman şehri olarak gelişmesiyle Trinidad önemini kaybedip uzun yıllar unutulmuş. 50'li yıllarda Cienfuegos ve Sancti Spiritus'a yeni yolların yapılmasıyla yeniden canlanan Trinidad 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınmış.







 

Trinidad'da ve çevresinde gezilecek yerler


Daha öncede yazdığım gibi aslında Trinidad' da şu müzeye gittim, bu meydanı gördüm, şu kilise ye gittim demek yerine kendinizi sokakların arasına atacaksınız ve o muhteşem atmosferi yaşayacaksınız. Yinede görülecek yerler yok değil tabiki:

Plaza Mayor


Şehrin kalbi. Yolunuz bir şekilde mutlaka buradan geçecek. Meydanın etrafındaki müzeler, galeriler ve kiliseler turistlerin ilgi odağı.



Museo Romantico (Palacio Brunet)


Eskiden şeker baronu Nicolas Brunet y Munoz'un evi olan müzede antika mobilyalar sergileniyor. Biz müzeye girmedik. Giriş ücreti 2 CUC, 1 CUC'da fotoğraf makinesi için.




Museo Historico Municipal ( Casa Cantero)


Trinidad'ın en zenginlerinden olan Justo Cantero'nun eski malikanesinde sergilenen kolonyal dönemden kalan eserler o dönemin zenginliğini göz önüne seriyor. 


Iglesia de Santa Ana 


Her ne kadar 1812 yılında inşa edilen kiliseden sadece harabe hali kalsada aynı adı taşıyan Plaza Santa Ana  meydanındaki duruşu etkileyici.




Museo Nacional de la Lucha Contra Bandidos


Eskiden manastır olan binanın kulesi Trinidad'ın simgesi. Çan kulesine çıkıp çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Müzede devrimcilerin haydutlara karşı mücadeleri anlatılıyor.




Casa de la Musica


Trinidad'da eğlencenin kalbi. Akşamları turistlerin ve yerel halkın akın ettiği yer. Canlı müzik ve dans eşliğinde kokteylerinizi yudumlayabilirsiniz.



Playa Ancon


Trinidad'a sadece 10 km uzaklıkta olan Ancon plajı Küba'nın en güzel sahillerinden sayılıyor. Biz o kadar çok beğenmesekte öğleden sonraları hep zamanımızı burada geçirdik. Kumsalda sadece üç tane otel var. 




Valle de los Ingenios


Küba'nın en büyük şeker plantasyonu olan Los Ingenios vadisi Trinidad'a 12 km uzaklıkta. UNESCO Dünya Mirası listesine alınan bu vadide 17. ve 19. yüzyılları arasında şeker tarlalarında binlerce Afrikalı köle insanlık dışı şartlarda çalıştırılmış.
Bu bölgeyi gezerken eski şeker değirmenlerini, şeker baronlarının evlerini, kölelerin kaldığı barakaları ve 45 m uzunluğundaki Iznaga kulesini görebilirsiniz. Kule Alejo Iznaga tarafından tarlalarda yangın çıkıp çıkmadığını ve kölelerin kaçıp kaçmadığını gözetlemek için yaptırılmış.





Topes de Collantes


Topes de Collantes Milliparkı Trinidad'ı çevreleyen Escambray dağlarına ait. Deniz seviyesinden 800 m yükseklikte olan Milli parkta doğa yürüyüşü yapabilir, şelalelerde yüzebilir, kahve plantasyonlarını ve binbir çeşit bitkileri görebilirsiniz. Buraya rehberli turlarda mevcut. 




Trinidad'da alışveriş, hediyelik eşyalar


Eğer daha küçük hedilelik eşyalar almadıysanız Trinidad'da tam doğru yerdesiniz. Plaza Mayor'un yakınında bulunan küçük pazarda (Mercados Populares de Artesania) fiyatlar çok uygun. 








Trinidad yeme - içme


Biz genelde kaldığımız Casa'da yedik.  Ama Trinidad'da çok hoş kafeler ve restorantlar var. Elber burada hep ıstakoz yedi.

Trinidad konaklama


Trinidad' da bir çok Casa var. Biz Casa Yohanka Ramírez' de kaldık. Ev sahiplerimiz, yemekler, herşey çok iyiydi. Oradan hiç ayrılmak istemedik.





Trinidad'a ulaşım


Trinidad' a Viazul otobüsleriyle ülkenin birçok şehrinden kolayca ulaşabilirsiniz. Biz arabayla gezdiğimiz için daha fazla bilgi veremeyeceğim.











Diğer Küba notları:


Siz Trinidad'ı beğendinizmi? Sokaklarında gezerken neler düşündünüz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Anonim yorum yapanlar isim yazarsa seviniriz. Yorumlarınız için teşekkürler.