Buraya gelirken tek bir hata yaptık. Dönüş biletimizi önceden aldık. Kardeşlerimle Nisan ayında Bangkok'ta buluşacaktık, onların gelmesine 3,5 hafta kalmıştı, Thailand vizemiz bittiği için çıkmamız gerekti. Bizde eğer Koh Rong gerçekten o kadar güzelse o zamanı orda geçiririz, Kamboçya ucuz olduğu için o kadarda fazla para harcamayız diye düşündük. Ucuza gidiş - dönüş bileti bulduk ve biletleri önceden aldık. Aslında Sihanoukville'den kara yoluyla Thailand'a geçmek daha mantıklı olurdu ama Elber Türk vatandaşı olduğu için ona karadan sadece 15 gün vize veriyorlar.
Öğleden sonra sahile doğru yürümeye başladık. Bizim odamızın yakınında küçük bir tane bakkal vardı. Ne var, ne yok diye bi bakalım dedik. Çok şaşıracaksınız ama sahibi Türk çıktı😊 Biraz Atakan abiyle sohbet ettikten sonra birazda denizin keyfini çıkaralım dedik.
Ada bizi şimdiden büyülemişti...
Daha üç, dört sene öncesine kadar Koh Rong Samloem ıssız ve bilinmeyen bir adaymış. Şimdi yavaş yavaş adada oteller çoğalıyor. Adada yol yok, su yok, elektrik yok, akşamları bir kaç saatliğine jeneratörden veriliyor, internet yok...bembayaz kum, mükemmel bir deniz, el değmiş doğa var...3 km uzunluğunda olan Saracen bay den başka iki tane daha çok güzel plaj var. Lazy beach ve Sunset beach. Her ikisinede ormanın içinden yürüyerek gidilebiliniyor.
Ilk iki günümüzü hiç birşey yapmadan, terasımızın ve Saracen plajının tadını çıkararak geçirdik. Üçüncü gün artık adayı keşfetmenin zamanı gelmişti. Lazy beach'e gidelim dedik. Ama açıkcası ben ormanın içinden gitmeye korkuyordum. Yol yok, adada zehirli yılanlar, piton ve başka hayvanlar varmış. Elber aldı eline bir sopa, ne olur ne olmaz diye, o önden, ben hemen arkasından, çıktık yola.
20 dakika sonra Lazy beach'e vardık. Burası bambaşkaydı ve daha ıssızdı. Sadece bir tane otel var, sahilde o gün sadece bir iki kişi vardı, bütün sahil bize aitti. Biz nereye gelmiştik böyle, burası nasıl bir güzel adaydı...
Başka bir gün Sunset beach'e gittik. Buranın yolu daha yorucu ve uzaktı. Yaklaşık 40 dakika yokuş tırmana tırmana yürüdük. Yine aynı korku, acaba önümüze yılan veya başka bir hayvan çıkarmı diye...Ama o kadar korkmama rağmen ayağımda terlik vardı 😂
O zor yola değdi ama...yine çok güzel bir sahile gelmiştik. Burası en çok hoşumuza giden plajdı diyebiliriz...
Adada günlerimiz çok güzel geçiyordu. Yinede bizim için pahalı olduğu için ne yapsak diye düşünüyorduk. Adada internet olmadığı için araştırmada yapamıyorduk. Dönüş biletimizi almıştık, bileti yaksak, başka bir yere yeni bilet alsak bize daha pahalıya gelecekti. Düşün, düşün, sonunda adada kalmaya ve son günleride Otres' de geçirmeye karar verdik. Böyle, tam deniz kenarında olan odayı, böyle bir terası, bu kadar güzel sahili bir daha nerede bulacaktık?
Gündüzleri sahildeydik, akşam yemeğimizi bizim otelin restorantında yedik, yemekten sonrada Atakan abilerin yanına gidip, oğlu Emre ve orda çalışan Deniz'le zaman geçirdik.
Yine bir akşam onlarla oturuyorduk, Emre Elber'e "Abi rakı içermisin? Abim Türkiye 'den getirdi, gerçi fazla kalmadı ama" diye sordu. Buda sorulurmuydu? Üç aydır yollardaydık, Elber yavaş yavaş rakı diye sızlanmaya başlamıştı. Ona ilaç gibi geldi.
Adada birde eski bir fener varmış, orasıda güzelmiş. Bizde gelmişken orayada gidelim dedik. Saracen beach'in sonundan girdik ormana. Yürüyoruz yürüyoruz, yol bitmiyor, yolun sonunda nereye varacağımızda belli değil. Kimsecikler yok. Bir buçuk saat sonra fener göründü. Sanki ne olacaktı ki, bu yolu boşuna gelmiştik, bide bunun dönüşü vardı...Fenerin olduğu yerde bir bekçi vardı, bizden giriş ücreti olarak 2 $ aldı ve bize yolu gösterdi. Merdivenlerden yukarı tırmandık ve gördüğümüz manzara muhteşemdi...bütün yorğunluğa değmişti.
Gidelim, gitmeyelim derken iki haftamız adada geçti. Otres beach'e geri döndüğümüzde telefonlarımızı bir açtık bizim aileler meraktan ölmüşler. Kimse bizim nerde olduğumuzu, internetsiz, ıssız bir adadaya gideceğimizi bilmiyordu. Güzelce fırçamızı yedik.
Not: Kamboçya'nın tüm sahil bölgesinde kumböceği "sandflies" denilen ufak, görülmeyen böcekler var. Isırdılarmı kaşıntıdan durulmuyor. Kum böceklerinden korunmak için hindistancevizi yağı sürmenizi tavsiye ederiz.
2014 yılında Kamboçya' ya geldiğimizde sahil bölgesine gitmeyi düşünmedik. O kadar güzel adalar görmüştük ki Sihanoukville ve çevresinden memnun kalacağımızı sanmıyorduk.
2015 yılında tekrar Asya'ya gideceğimiz belli olduğunda Elber internette araştırma yaparken Koh Rong adasını buldu. Herkes bu adayı çok övüyordu, videolarda sahil çok güzel görünüyordu...O zaman bizde gidelim dedik...
Buraya gelirken tek bir hata yaptık. Dönüş biletimizi önceden aldık. Kardeşlerimle Nisan ayında Bangkok'ta buluşacaktık, onların gelmesine 3,5 hafta kalmıştı, Thailand vizemiz bittiği için çıkmamız gerekti. Bizde eğer Koh Rong gerçekten o kadar güzelse o zamanı orda geçiririz, Kamboçya ucuz olduğu için o kadarda fazla para harcamayız diye düşündük. Ucuza gidiş - dönüş bileti bulduk ve biletleri önceden aldık. Aslında Sihanoukville'den kara yoluyla Thailand'a geçmek daha mantıklı olurdu ama Elber Türk vatandaşı olduğu için ona karadan sadece 15 gün vize veriyorlar.
Işler hiç sandıgığımız gibi olmadı, biz en çok parayı burda harcadık. :-(
Otres beach - Sihanoukville (07.03.15 - 10.03.15 + 25.03.15 - 30.03.15)
Bir gece Phnom Penh'de kaldıktan sonra sabah saat 9' da otobüse bindik ve 6 saatte Sihanoukville' e vardık. Otelimizi önceden ayarlamıştık. Daha sakin olan Otres plajında kalacaktık. Otogarda indik, bir tut-tuka atlayıp otele gittik. Otel güzeldi ama sahile 1,5 km uzaklıktaydı. Biraz dinlendikten sonra sahile doğru yürüdük. Sahil boyu oteller, hosteller, restoranlar, barlar var.
Ikinci gün motosiklet kiralayıp Sihanoukville ve çevresini gezdik.
90' lı yılların sonuna kadar sadece bir liman şehri olan Sihanoukville' de son yıllarda turizm patlaması olmuş. Bu yüzden önceden çok uçuz olan bu bölgede son senelerde fiyatlarda artmış. En meşur plajları Serendipity ve Ochheuteal. Bu 4 km uzunluğundaki bir birine bağlanan sahil bölgesinde her bütçeye göre barlar, restoranlar ve oteller var.
Bize göre buranın bir güzelliği yoktu, deniz pisdi ve çok kalabalıktı. Sırf eğlenmek için gelenlere göre güzel bir yer olabilir....Biz iyiki Otres'i seçmiştik.
Iki gün sonra Otres' in merkezinde bir kaç gün kalmaya karar verdik ve orada bir otele yerleştik.
Fazla yapacak birşey yoktu. Bizde mümkün olduğunca denizin keyfini çıkardık, akşamları güzel yemekler yiyip, şarap ve biralarımızı içtik. Asya'da genelde ya şarap bulamazsın, yada çok pahalıdır. Ama burada bira 1 $, şarap 3 $ dı. :-) Yeme, içmede ucuzdu.
Buradaki günlerimiz güzel geçti, yinede bir daha tercih edeceğimiz, gelmek istediğimiz bir yer değildi. Bu yüzden burada nasıl haftalarca, hatta aylarca kalınırdı, anlamamıştık. Tamam, Otres plajı bize göre Sihanoukville 'de gördüğümüz en güzel ve sakin plajdı, kumu yumuşacık, deniz güzeldi ama Koh Lipe ve Boracay' ı gördükten sonra bizim için hiç bir güzelliği yoktu.
Bir kaç gün buraya yeterdi, Koh Rong'a gitmek için acentaların birinden kişi başı gidiş- dönüş 20 $ a hızlı feribot için bilet aldık.
Buradan ayrılırken, bir daha buraya geleceğimizi tahmin etmiyorduk, ama adalar dönüşü 6 günümüzü yine burada geçirdik.
Ikinci gün motosiklet kiralayıp Sihanoukville ve çevresini gezdik.
90' lı yılların sonuna kadar sadece bir liman şehri olan Sihanoukville' de son yıllarda turizm patlaması olmuş. Bu yüzden önceden çok uçuz olan bu bölgede son senelerde fiyatlarda artmış. En meşur plajları Serendipity ve Ochheuteal. Bu 4 km uzunluğundaki bir birine bağlanan sahil bölgesinde her bütçeye göre barlar, restoranlar ve oteller var.
Bize göre buranın bir güzelliği yoktu, deniz pisdi ve çok kalabalıktı. Sırf eğlenmek için gelenlere göre güzel bir yer olabilir....Biz iyiki Otres'i seçmiştik.
Iki gün sonra Otres' in merkezinde bir kaç gün kalmaya karar verdik ve orada bir otele yerleştik.
Fazla yapacak birşey yoktu. Bizde mümkün olduğunca denizin keyfini çıkardık, akşamları güzel yemekler yiyip, şarap ve biralarımızı içtik. Asya'da genelde ya şarap bulamazsın, yada çok pahalıdır. Ama burada bira 1 $, şarap 3 $ dı. :-) Yeme, içmede ucuzdu.
Buradaki günlerimiz güzel geçti, yinede bir daha tercih edeceğimiz, gelmek istediğimiz bir yer değildi. Bu yüzden burada nasıl haftalarca, hatta aylarca kalınırdı, anlamamıştık. Tamam, Otres plajı bize göre Sihanoukville 'de gördüğümüz en güzel ve sakin plajdı, kumu yumuşacık, deniz güzeldi ama Koh Lipe ve Boracay' ı gördükten sonra bizim için hiç bir güzelliği yoktu.
Bir kaç gün buraya yeterdi, Koh Rong'a gitmek için acentaların birinden kişi başı gidiş- dönüş 20 $ a hızlı feribot için bilet aldık.
Buradan ayrılırken, bir daha buraya geleceğimizi tahmin etmiyorduk, ama adalar dönüşü 6 günümüzü yine burada geçirdik.
Türklerin adasi Koh Rong (11.03.15)
Sabah saat 8' de otelimizden alındık ve feribotun kalkacağı iskeleye götürüldük. Ilk durak Koh Rong Samloem'di. Bu ada hiç aklımızda yoktu, iskeleden çok güzel görünüyordu. Acaba burda mı inseydik? Ama yok, biz Koh Rong'a gitmek için gelmiştik. Yaklaşık 2 saat süren yolculuktan sonra Koh Rong'a vardık.
Daha iskeleden inmeden bu adanın bize göre olmadığını anladık. :-( Sahil boyunca yan yana, hosteller, sahildeki pislik, kafası iyi olan insanlar...
Biz nereye gelmiştik böyle? Gerçi gelmeden önce buranın parti adası olduğunu biliyorduk, bizde eğlenmeyi çok severiz ama bu başkaydı...
Neyse ilk önce kendimize kalacak bir yer bulmamız gerekti. Valizlerimizi bir yere bırakıp, başladık sahil boyu aramaya. Sonunda içimize en sinen bir yerde bir gecelik oda ayarladık. Hapishane gibi, koridorda yan yana sıralanmış, küçücük odaya 20 $ verdik. Yapacak birsey yoktu, feribot gitmişti ve mecbur bu geceyi burda geçirecektik. Belkide ilk izlenimimiz yanlıştı ve ada hoşumuza gidecekti....
Koh Rong' un daha 4-5 senelik bir geçmişi var ve tamamen Türkler' in adası. Hatta adayı ilk keşfedenin bir Alman' la Türk' ün olduğunu söylüyorlar. Çoğu işletmeler Türk'lere ait, adaya feribotla ulaşımı Türk'ler sağlıyor....
Adada çalışan hemen hemen herkes turist. Çalıştıkları barda, restorantta veya hostelde yeme, içme, konaklama bedava, ama para almıyorlar. Adada uyuşturucu çok ucuz ve gelen turistlerin çoğu kullanıyor.
Buranın en berbat özelliklerinden biride hırssızlığın çok olması. Bizi daha önce uyarmışlardı.
Odamıza eşyalarımızı koyduktan sonra sahilde yürümeye çıktık, Cocos barda birşeyler attıştırdık, akşam barların birisinde kokteyl içtik ve günümüzü bitirdik.
Yok burası gerçekten bize göre değildi. Adanın arka tarafında "long beach" varmış, oraya çok güzel diyorlar, "acaba bir gece daha kalıp orayamı bi gitseydik" diye düşündük, sonra kendi kendimize "sanki hiç sahil görmedik, güzel olsa ne olacak" dedik.
Koh Rong Samloem - Kamboçya'nın henüz el değmemiş saklı cenneti (12.03.15 - 24.03.15)
Sabah kahvaltıdan sonra dünden ayarladığımız küçük bir tekneyle karşı ada Koh Rong Samloem'e gitmek üzere adadan ayrıldık. Gelirken zaten buranın sahilini görmüştük ve güzel olacağından çok umutluyduk.
Saracen bay |
Iskeleden indikten sonra ilk önce hangi yöne gideceğimize karar veremedik, sağa doğru yürümeye başladık. Ilk gördüğümüz otele oda sorduk ama fiyatlar 60 $ dan başlıyordu. Yolumuza devam ettik. Öyle sağa sola bakınırken uzaktan birisi bize sesleniyordu, hemde Türkçe... Yakınlarda hiç turist görünmüyordu. Sağa sola bakınırken ilerideki barda oturan Yasin'i gördük. Türkçe konuştuğumuzu duyunca, yardımcı olmak istemiş. Bize adadaki işletmeçilerin çoğunun Türk olduğunu söyledi ve bir kaç yer tavsiye etti. Kendiside babasını ziyarete gelmiş.
Şaşırmıştık. Tamam, Koh Rong' da Türk'ler adasıydı, niyeyse burada beklemiyorduk.
Sonunda "Freedom' da" kalmaya karar verdik. Günlüğü 30 $ la bütçemizi aşıyorduk, biraz daha ucuz olan ağaç evlerdede kalmak istememiştim. Bide odanın terası süperdi...Hiç birşey yapmasan bile, bütün gün orda otur denize bak....Bizde ilk önce onu yaptık...
Öğleden sonra sahile doğru yürümeye başladık. Bizim odamızın yakınında küçük bir tane bakkal vardı. Ne var, ne yok diye bi bakalım dedik. Çok şaşıracaksınız ama sahibi Türk çıktı😊 Biraz Atakan abiyle sohbet ettikten sonra birazda denizin keyfini çıkaralım dedik.
Ada bizi şimdiden büyülemişti...
Saracen bay |
Daha üç, dört sene öncesine kadar Koh Rong Samloem ıssız ve bilinmeyen bir adaymış. Şimdi yavaş yavaş adada oteller çoğalıyor. Adada yol yok, su yok, elektrik yok, akşamları bir kaç saatliğine jeneratörden veriliyor, internet yok...bembayaz kum, mükemmel bir deniz, el değmiş doğa var...3 km uzunluğunda olan Saracen bay den başka iki tane daha çok güzel plaj var. Lazy beach ve Sunset beach. Her ikisinede ormanın içinden yürüyerek gidilebiliniyor.
Saracen bay |
Ilk iki günümüzü hiç birşey yapmadan, terasımızın ve Saracen plajının tadını çıkararak geçirdik. Üçüncü gün artık adayı keşfetmenin zamanı gelmişti. Lazy beach'e gidelim dedik. Ama açıkcası ben ormanın içinden gitmeye korkuyordum. Yol yok, adada zehirli yılanlar, piton ve başka hayvanlar varmış. Elber aldı eline bir sopa, ne olur ne olmaz diye, o önden, ben hemen arkasından, çıktık yola.
20 dakika sonra Lazy beach'e vardık. Burası bambaşkaydı ve daha ıssızdı. Sadece bir tane otel var, sahilde o gün sadece bir iki kişi vardı, bütün sahil bize aitti. Biz nereye gelmiştik böyle, burası nasıl bir güzel adaydı...
Lazy beach |
Lazy beach |
Sunset beach |
Sunset beach |
Adada günlerimiz çok güzel geçiyordu. Yinede bizim için pahalı olduğu için ne yapsak diye düşünüyorduk. Adada internet olmadığı için araştırmada yapamıyorduk. Dönüş biletimizi almıştık, bileti yaksak, başka bir yere yeni bilet alsak bize daha pahalıya gelecekti. Düşün, düşün, sonunda adada kalmaya ve son günleride Otres' de geçirmeye karar verdik. Böyle, tam deniz kenarında olan odayı, böyle bir terası, bu kadar güzel sahili bir daha nerede bulacaktık?
Banyomuzun devamlı misafiri |
Gündüzleri sahildeydik, akşam yemeğimizi bizim otelin restorantında yedik, yemekten sonrada Atakan abilerin yanına gidip, oğlu Emre ve orda çalışan Deniz'le zaman geçirdik.
Yine bir akşam onlarla oturuyorduk, Emre Elber'e "Abi rakı içermisin? Abim Türkiye 'den getirdi, gerçi fazla kalmadı ama" diye sordu. Buda sorulurmuydu? Üç aydır yollardaydık, Elber yavaş yavaş rakı diye sızlanmaya başlamıştı. Ona ilaç gibi geldi.
Adada birde eski bir fener varmış, orasıda güzelmiş. Bizde gelmişken orayada gidelim dedik. Saracen beach'in sonundan girdik ormana. Yürüyoruz yürüyoruz, yol bitmiyor, yolun sonunda nereye varacağımızda belli değil. Kimsecikler yok. Bir buçuk saat sonra fener göründü. Sanki ne olacaktı ki, bu yolu boşuna gelmiştik, bide bunun dönüşü vardı...Fenerin olduğu yerde bir bekçi vardı, bizden giriş ücreti olarak 2 $ aldı ve bize yolu gösterdi. Merdivenlerden yukarı tırmandık ve gördüğümüz manzara muhteşemdi...bütün yorğunluğa değmişti.
Gidelim, gitmeyelim derken iki haftamız adada geçti. Otres beach'e geri döndüğümüzde telefonlarımızı bir açtık bizim aileler meraktan ölmüşler. Kimse bizim nerde olduğumuzu, internetsiz, ıssız bir adadaya gideceğimizi bilmiyordu. Güzelce fırçamızı yedik.
Not: Kamboçya'nın tüm sahil bölgesinde kumböceği "sandflies" denilen ufak, görülmeyen böcekler var. Isırdılarmı kaşıntıdan durulmuyor. Kum böceklerinden korunmak için hindistancevizi yağı sürmenizi tavsiye ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Anonim yorum yapanlar isim yazarsa seviniriz. Yorumlarınız için teşekkürler.