04.02.12 - 09.02.12
Endonezya' nın Lombok adasının çevresinde birçok "Gili" ile başlayan ada var. "Gili" Sasak dilinde (Lombok' un yerel halkı) "küçük ada" demek. Ancak "Gili islands" denilince Lombok' un kuzeybatısında yer alan, haritalarda çizilme zahmetine bile girilmeye değmeyen, üç tane küçük adadan bahsediliyor:
Gili Trawangan aralarında en büyük ve en çok yerleşim olan ada. Parti adası olarak biliniyor, turistlerin en çok ilgi gösterdiği ada.
Ortadaki Gili Meno en küçük ada. Sakin bir tatil geçirmek isteyenler için ideal bir yer.
Gili Air ikisinin karışımı gibi. Trawangan' a göre daha sakin, ama burada Meno' dan daha çok restorant, bar ve konaklama seçenekleri bulunuyor.
Her üç adada yollar topraktan, yada kumdan. Adalarda motorlu araç yok, cidomo adı verilen at arabaları veya bisiklet kullanılıyor.
Üç adada birbirinden güzel. Bembeyaz kumsalları, turkuaz renginde denizi, rengarenk mercanları...Ister sahilde güneşlenip, kitap okuyup, kafa dinleyip, hayatın tadını çıkar, ister çok zengin denizaltı yaşamını keşfetmek için şnorkel veya dalış yap, güzel gün batımlarını izle, akşamları sahil kenarındaki restorantların birisinde taze taze denizürünleri ye, koyteyl iç, eğlen...Ne istersen var Gili adalarında.
Biz Gili T.' de kalmaya karar vermiştik. Padang Bai' den hızlı feribotla iki saatte Gilli T.' ye vardık. Yolculuk çok iyi geçmedi, deniz çok dalgalıydı, çok sallandık. Feribotta olan çoğunun midesi kaldırmadı, çok kötü oldular. Bizim karşımızda üç tane genç oturuyordu, ilk aralarındaki kız fenalaştı, erkek arkadaşı kızı sakinleştirmeye çalışıyordu. Daha sonra oda gitti. Onları öyle gördükçe bende kötü olmaya başladım. En sonunda Elber dayanamadı, feribotta çalışanların yanına gidip, onlardan poşet aldı ve turistlere dağıttı.
Öğle vakti adaya geldiğimizde çok fena yağmur yağıyordu, iskele olmadığı için kumsalda bizi indirdiler. Iner inmez oradaki insanlar bizi kendi otellerine götürmek için etrafımızı sardılar. Biz o kalabalıktan sıyrılıp ilk önce valizimizi bir yere bıraktık ve kendimiz aramaya başladık. Bir iki yere sorduk, birşey bulamadık, yağmur hala şiddetli bir şekilde yağıyordu, moralimiz sıfırdı. O sırada yerel bir adam bizi lafa tuttu, yardımcı olmak istiyormuş, bizde adamın peşine takıldık, sonunda adanın ortasında bir yerde bir oda bulduk. Bir geceliğine idare ederdi. At arabasıyla valizlerimizide getirdikten sonra odada yağmurun durmasını bekledik. Akşam oldu, karnımız açıkmıştı, yağmurun duracağı yoktu. Bizde karanlıkta, ıslana ıslana, dizlerimize kadar çamurda yürüyerek sahile gittik. Birşeyler yedikten sonra geri döndük. Gece elektriklerde kesildi, kaldığımız yerde in cin top oynuyor. "Biz nereye geldik böyle" diye düşünerek sabahı ettik. Uyandığımızda hava düzelmişti. Rahat rahat kendimize kalacak bir yer arayabilirdik. Şansımıza biraz dolandıktan sonra sahile çok yakın bir yerde, çok ucuza bir oda bulduk. Yerimiz çok iyiydi, denize 100 m.
Gili' de kaldığımız sürece hava iyi değildi, bu yüzden fazla birşey yapamadık, diğer iki adayada gitmedik, güzel fotoğraflar çekemedik. Yinede bu şirin adada günlerimiz güzel geçti. Bir gün bir bisiklet kiraladık ve adanın etrafını ve içini gezdik. Yaklaşık bir saat sonra başladığımız yere geri dönünce adanın gerçekten ne kadar küçük olduğunu anladık. Adanın diğer tarafı daha sakin, daha lüks oteller burada, heryerde inşaat var. Bunun yanı sıra iç kısımlarda yerel halkın yaşadıkları yerleri görünce kendimizi kötü hissetmedik değil.
Merkezde sahil boyunca her bütçeye uygun restorantlar, barlar, oteller, kafeler bulunuyor. Akşamları gece pazarı kuruluyor. Deniz ürünlerinden, çeşitli Endonezya yemeklerine kadar, ne istersen var ve çok ucuz. Biz genelde her akşam burada yedik. Şimdiye kadar en güzel "chicken satay' ı" burda yedik.
Adada her akşam bir barda parti var. Adada polis olmadığı için herkes çok rahat ve keyifli. Uyuşturucu kullanımıda çok. Her köşede turistlere uyuşturucu satmak isteyen gençler ne zaman sokağa çıksak Elber' in peşini bırakmıyorlardı. Elber her seferinde gülerek "Ben sigara bile içmiyorum, teşekkürler" deyip geçiyordu. Barların tabelalarında bile "Magic mushroom" yazıyordu. Merkezde bir tane cami var, adada yaşayanların çoğu müslüman. Peki nasıl oluyorda, Endonezya' da uyuşturucu ile yakalanmanın cezası ömür boyu hapis, hatta idam olurken bu adada böyle bir yaşam sürebiliyorlar.? Biz anlayamadık. Merak etsekde kimseye soramadık.
Gili' de kaldığımız sürece hava iyi değildi, bu yüzden fazla birşey yapamadık, diğer iki adayada gitmedik, güzel fotoğraflar çekemedik. Yinede bu şirin adada günlerimiz güzel geçti. Bir gün bir bisiklet kiraladık ve adanın etrafını ve içini gezdik. Yaklaşık bir saat sonra başladığımız yere geri dönünce adanın gerçekten ne kadar küçük olduğunu anladık. Adanın diğer tarafı daha sakin, daha lüks oteller burada, heryerde inşaat var. Bunun yanı sıra iç kısımlarda yerel halkın yaşadıkları yerleri görünce kendimizi kötü hissetmedik değil.
Almanya' daki Aldi buralara kadar gelmiş :-) |
Endonezya' da görmeye alıştık, heryer çöp |
Merkezde sahil boyunca her bütçeye uygun restorantlar, barlar, oteller, kafeler bulunuyor. Akşamları gece pazarı kuruluyor. Deniz ürünlerinden, çeşitli Endonezya yemeklerine kadar, ne istersen var ve çok ucuz. Biz genelde her akşam burada yedik. Şimdiye kadar en güzel "chicken satay' ı" burda yedik.
Adada her akşam bir barda parti var. Adada polis olmadığı için herkes çok rahat ve keyifli. Uyuşturucu kullanımıda çok. Her köşede turistlere uyuşturucu satmak isteyen gençler ne zaman sokağa çıksak Elber' in peşini bırakmıyorlardı. Elber her seferinde gülerek "Ben sigara bile içmiyorum, teşekkürler" deyip geçiyordu. Barların tabelalarında bile "Magic mushroom" yazıyordu. Merkezde bir tane cami var, adada yaşayanların çoğu müslüman. Peki nasıl oluyorda, Endonezya' da uyuşturucu ile yakalanmanın cezası ömür boyu hapis, hatta idam olurken bu adada böyle bir yaşam sürebiliyorlar.? Biz anlayamadık. Merak etsekde kimseye soramadık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Anonim yorum yapanlar isim yazarsa seviniriz. Yorumlarınız için teşekkürler.