14 Nisan 2016 Perşembe

Küba Notları 2: Kısaca Küba tarihi ve sosyalizm

Ispanyol sömürgesi, kölelik, özgürlük harekatları - Küba' nın tarihi sadece Fidel Castro ve devrimden ibaret değil.


Küba' yı anlamak için kısa bir tarihine bakalım


Küba'da eskiden Arawak Kızılderelileri yaşıyordu. Adaya yerleşimin M.Ö. 6000 yıllarında olduğu tahmin ediliyor. 27 Ekim 1492' de Christoph Kolomb Hindistan' ı bulmak için çıktığı keşif seferinde Küba' ya ayak bastı ve adanın güzelliği karşısında "insan gözünün görüp görebileceği en güzel yer" dedi. 1511 yılında Ispanyol' lar adaya ikinci kez geldi ve yerleşti. Yerli halkı vahşice katlettiler veya çoğuda getirdikleri hastalıklardan dolayı öldü. Ispanyol' lar ilk önce adada altın var ümidiyle geldiler, umduklarını bulamayınca Küba önemsiz bir ada haline geldi. Daha sonra toprakların ne kadar verimli olduğunu fark ettiler, şeker kamışı ve tütün üretimine başladılar. Ancak yerlilerin çoğu öldüğü için tarlalarda çalışacak insan kalmamıştı. Bu sebeble Afrika' dan köleler getirdiler.

Küba yaklaşık dörtyüzyıl Ispanyol sömürgesi olarak yönetildi. Bu dönemde yapılan kolonyal eserler Ispanyollardan miras olarak kaldı.

1868 - 1878 yılları arasında Ispanyollara karşı ilk bağımsızlık mücadeleri başladı. Bu savaşın sonunda Küba bağımsızlığını kazanamadı ama kölelik kalktı.

1895 yılında şair ve yazar olan José Marti önderliğinde ikinci bağımsızlık savaşı başladı. Marti aynı yıl öldürüldü. Üç sene süren savaşı ne Ispanyollar nede Kübalılar kazandı. ABD araya girdi. Küba konumundan dolayıda ABD için büyük stratejik önem taşıyordu, çünkü hem Birleşik Amerika'nın güney kısımlarını hemde Orta Amerika ' daki ülkeleri yönetecek stratejik konumdaydı. Uzun zamandır şeker ticaretinide elde etmek için gözünü Küba'ya dikmiş olan ABD durumu fırsat bilip Ispanya'ya savaş açtı. Kübalılarda bu savaşta ABD' yle beraber savaştı. 1899 yılında Küba ABD' nin koruması altında özgürlüğünü ilan etti ancak hiç umdukları gibi olmadı. Küba yüzyıllardır süren Ispanyol sömürgesinden kurtulmuştu ancak bu seferde ABD yönetimi altına girmişti. ABD Guantanamo Koyu' nda bir deniz üssü kurma hakkını elde etti.

Küba' ya Amerikalı zenginler, şirketler, kaçakcılar ve yasa dışı örgütler yerleşti. Küba halkı ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördü. 1933 yılında ABD'nin desteğiyle Fulgencio Batista iktidarlığa geçti ve uzun bir diktatörlük zamanı başladı. Amerika'nın bir kuklası olan Batista çıkarları için fuhuşa, kumarcılığa, yolsuzluğa, mafyaya göz yumdu. Aynı zamanda ülkede işsizlik arttı, halk yoksullaştı ve ülkenin ekonomisi daha çok dışa bağlandı. Bu sebeblerden dolayı halkta huzursuzlanmalar ve örğütlenmeler başladı.

26 Temmuz 1953' te Fidel Castro önderliğinde küçük bir grup  Batista rejimine karşı saldırı düzenlediler ama başarısız oldular. Devrimcilerin çoğu öldürüldü, Castro ise yakalanıp hapse atıldı. 15 yıla mahkum edilen Castro Batista'nın af kararıyla 1955 yılında serbest bırakıldı ve Meksika'ya sürgün gitti. Orada Che Guevara' yla tanıştı. 1956 yılında Fidel Castro, Raul Castro ve Che Guevara  küçük bir ordu ile Küba' ya geri döndü ve Bastista' ya karşı gerilla savaşı başlattı. Bu sefer başarılı oldular ve 1 Ocak 1959' da Batista ülkeden kaçtı, Fidel Castro hükümete el koydu. Küba için yeni bir dönem başladı.

ABD ilk başta bu devrimi Küba artık demokratik bir ülke olur düşüncesiyle destekledi ancak Fidel Castro Marksist düşüncelerle sosyalist bir ülke kuracağını açıkladı. Tüm toprakları ve şirketleri kamulaştırdı ve ABD'yle tüm bağlarını koparıp Sovyetler birliğiyle iş yaptı.  1961 yılında ABD Küba'ya karşı yaptığı saldırıda başarısız oldu, daha sonra Küba'ya ekonomik ambargosunu koydu.



Küba'da sosyalizmin getirdikleri ve gerçek hayat


Küba denilince ilk akla gelenler eski Amerikan arabaları, fakirliğe rağmen mutlu insanların yaşadığı yer, eşitlik, dans ve müzik, puro, romdur. Her ne kadar sosyalizmin artıları varsa birde madalyonun öteki yüzü var. Küba'daki insanları anlamak için iki taraftanda bakmak lazım. Biz Casa'da kaldığımız, ailelerin içine karıştığımız (özellikle Trinidad'da) için azda olsa Küba'nın öteki yüzünüde görme şansımız oldu.



Küba'ya devrimin artılar getirdiği bir gerçek:

  • Okul ve hastane gibi bir çok yeni tesis yapıldı. Küba'nın eğitim ve sağlık sistemi çoğu Latin Amerika ülkerine göre çok çok daha iyi. Eğitimde dünyanın önde giden ülkelerinden. Özellikle tıp eğitiminde çok başarılılar. Dünyanın her yerine doktorlarını gönderiyorlar. Ortalama yaşam süresi 78 yıl. 
  • Halk eğitime ve sağlığa para ödemiyor. 
  • Halkın temel gıda ihtiyaçlarını devlet karşılıyor.Küba'da evsizlik yok, açlık yok. Biz hiç sokakta yatan veya dilenen insan görmedik. Herkese devletten bir ev veriliyor.
  • Küba'da hangi şehirde, köyde olursanız olun, rahatlıkla gezebiliyorsunuz. Gördüğümüz en güvenli ülkelerden biriydi. Turistler en önemli geçim kaynakları olduğu için onlara karşı hiç bir şekilde şiddet yok, zaten cezasıda çok ağırmış. Ama biz kendi aralarındada hiç kavga ettiklerinide görmedik. Herkes birbirine karşı gayet saygılı. Herkesin kapısı penceresi açık. Bu bizim çok dikkatimizi çekmişti. Yerli birisine sorduk, bize "niye kilitli kapılar ardında oturalımki veya birşey gizlemeye çalışalımki. Hırsız benden gelip ne alacak ki,  onda olan bendede var." dedi.
  • Insanlar hep güler yüzlü ve mutlu görünüyorlar.



Aynı zamanda halkın özgürlüğü kısıtlı, herşey devlete ait, devlet kontrolü altında, ülke 60'lı yıllarda kalmış, dış dünyadan isole yaşamış.

  • Evet, temel gıda ihtiyaçları karneyle devletten karşılanıyor ama bu yetmiyor. Ortalama gelir 20-40 CUC, maaşlar CUP olarak veriliyor. Devletin ihtiyacı karşılamadığı herşey aylıklarına göre çok pahalı ve herşeyi bulmak mümkün değil. Birde her ay dağıtılan bu gıdaları alabilmek için saatlerce kuyrukta bekliyorlar.
  • Devlet 2008 yılından itibaren bazı özel sektörlere izin verdi.  Oteller, Casa'lar, taksiler, bazı dükkanlar izinle özel işletilebiliyor hale geldi. Ama bu durumda Küba'daki eşitliliği ortadan kaldırdı. Turizm sektöründe çalışanlar devlet işlerinde çalışanlardan çok çok daha fazla para kazanıyorlar. Bu sebepten birçok doktor, mühendis, öğretmen taksicilik yapıyor veya otellerde çalışıyor.
  • Dilenmek yasak ama ülkede çoğu şey turistlere karşı paraya dökülmüş. Sokakta fotoğraf çektirmek istediğin teyze hemen elini açıp para istiyor, yol soruyorsun para istiyorlar. Biz bu durumdan o kadar rahatsız olmadık çünkü insanlara güler yüzle "no, gracias"  dedinmi rahat bırakıyorlar.
  • Eşitsizliğin bir diğer nedenide yurtdışında yaşayan ve ailelerine para gönderen Kübalılar.
  • Işsizlik sorunu yok ama devletin işlerinde o kadar az paraya çalışmak istemeyenlerin sayısı çok. Insanlar kendilerine başka yollardan kazanç sağlamaya çalışıyor veya hırsızlığa başvuruyor.
  • Karaborsa ticaretide günden güne artıyor. Mesela otelde çalışan biri odalardaki diş macununu çalıyor ve karaborsada yüksek bir fiyata satıyor. Imkanı olan birçok devlet bakkallarında bulunmayan ürünlüleri karaborsadan alabiliyor.
  • Biz gittiğimizde internet halen çok kısıtlıydı, üç hafta hiç kullanmadık. Insanların böylece dışdünyayla bağlantısıda yoktu. Son bir yıldır internet yaygınlaşmaya başlamış, hemen hemen her yerde internet kafeler açılmış. Ancak saat ücreti 2-3 CUC'la halk için halen çok pahalı.
  • Küba'lılara 2013 yılına kadar ülkeden çıkma yasağı vardı. Hatta bırakın ülke, şehirler arası bile istedikleri gibi seyehat edemiyorlardı. Trinidad'da kaldığımız aile Havana'daki ailelerini senelerce ziyaret edememişler. Şimdilerde kurallar daha esnek, insanlar gezi amaçlı başka ülkelere gidebiliyorlar. Ama ortalama geliri 20-40 CUC olan insanların parası pasaport ve vize işlemleri için bile yetmiyor.
  • Kaldığımız ailelerde Fidel hakkında ne düşünüyorlar diye bilmek istedik ama kimse hakkında konuşmadı, hiç bir şekilde yorum yapmadı. Devlete ispiyonlanmaktan korktukları içinmi yoksa kayıtsız kalmayı tercih ettikleri için mi anlamadık.
  • Herkes ABD'yle buzların erimesinden ve bazı yasakların kalkmasından dolayı çok sevinçli ve umutlu ama dış ülkelerin tahmin ettiği gibi Küba'nın çok hızlı değişeceğine inanmıyorlar.

Bu kadar olumsuzluğa, yokluğa, sıkıntıya rağmen Kübalılar yaşama sevincini yitirmemiş. Biz hiç sinirli, morali bozuk, asık suratlı birisiyle karşılaşmadık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Anonim yorum yapanlar isim yazarsa seviniriz. Yorumlarınız için teşekkürler.